Aydos'tan Erciyes'e




3 Temmuz 2018 Saat 19:30 Civarları...
Aslında daha erken çıkacaktım antrenmana. Fakat nemin de etkisiyle hava sıcaklığı bırak koşmaya, nefes alıp vermeye dahi izin vermiyordu. 25K ve +1000 yapacaktım Aydos'ta. Geç saatte karanlığa kalmamak için mecburen irtifa kazanımından ve mesafeden kıstım, tempoyu hızlandırdım. Batonlu, çantalı, beslenmeli son provaydı. Henüz antrenmanlarda dahi ikinci kez oluyordu baton ile koşmak. Artık bu idmana göre yarışı batonlu ya da batonsuz koşacaktım. Batonların beni normal Aydos idmanlarına göre epey yavaşlattığını farkettim. Bu durumu Utkuer hocamdan yarış öncesi son taktikleri alırken paylaşacaktım.
Neyse Antrenmanı 21.37 km, +817 irtifa kazanımı ve 2:30'31 sürede tamamladım. Eve geldiğimde saat 22:00 olmak üzere idi. Önümde yolculuktan önce sadece bir gün vardı. O gün için de hocam 4*1000 (3.40-3,45km/dk) antrenmanı vermişti. Onu da İbrahim Bitiş kardeşim ile birlikte yaptık. Antrenman sonrası Utkuer Yaşar hocam ile son toplantımızı yaptık. Beni en çok meşgul eden konu batonlardı. Dağ yarışlarında sıklıkla kullanılan bu malzemeyi çok kullanmayı bilmiyorumdum ama 2017 de katıldığım Uludağ Ultra'da ormandan kopararak kullandığım sopalar yerine iyi alternatif olabilirdiler. Utkuer hocam net bir şekilde baton kullanmamam gerektiğimi belirtti. Sen koşacaksın yarışın büyük bölümünü, niye boşuna yük alıyorsun? Aynı düşünceyi değerli ultracı abim Aykut Çelikbaş da söyledi kendisiyle yazışmamda. Bas koş dedi.  Artık bu konu çözüme kavuşmuştu.
Utkuer hocam ve Aykut abimden son tecrübe, tavsiye ve taktikleri aldıktan sonra ertesi gün saat 21:00 de yolculuk başlayacaktı.

Evet üçüncüsü düzenlecek olan Erciyes Sky Ultra Maratonunun yapılacağı Erciyes Kayak Merkezine Cuma günü saat 09.00 civarı Ahmet Bayram ile birlikte ulaştık. VK yarış startını kıl payı kaçırdık. Bunun üzerine otelimize yöneldik. Biraz dinlendikten sonra çıktık. Yol yorgunluğu yüzünden ilk ayak bastığımızda farketmediğim olanğüstü bir doğanın içinde olduğumu farkettim. Aslında etraf çok tenha idi. Ağaç,  bitki, insan, bina yok denecek kadar azdı. Ama nemsiz havası, hafif esintili serinliği ve başında dumanı ve hafif aklarıyla yüce Erciyes tüm görkemiyle karşımızda bize adeta" hoşgeldiniz doğa, dağ ve Ultra sevdalıları! " der gibiydi.








Kayak merkezinde bulunan ofiste Atil Ulaş  ve diğer gönüllüler çok güzel karşıladılar. Kitlerimizi aldık. Hemen yakında bulunan start bölümüne gittik. Ben parkuru saatimdeki rota ile yürüyerek kontrol ettim bir süre. Çünkü ilk kez rota ile koşacaktım.
Teknik toplantı makarna partisi, son hazırlıklar, yarış malzemeleri ile facebook paylaşımı derken 22:00'de yatağa girer girmez uyudum.






Start alanında hummalı çalışma. Teknik ekip son kontrolleri yapıyor. Ve tam saatinde geri sayım ile tırmanışla başladık koşmaya. Çantamda üç adet jel (sağolsun Koştur.co Ömer Faruk abi ayırmış bana) 10 kadar hurma, kuru uzum, tuzlu fıstık, bir avuç tuz, 2 adet izotonik içecek, 4-5 adet magnezyum tableti mide koruyucu kapsül ve ağrı kesici vardı.
Start ile birlikte tırmanışa da start vermiş olduk. 2200 mt de başlayan parkur dik çıkışıyla nabızlarımızı tavan yapmıştı. İlk çıkıştan itibaren öndeki 4lü gruptaydım. Öndekilerle arayı fazla açmamak çok kolay olmadı benim için. Ama ne olursa olsun başında işi ciddiye almalıydım. Yarışın hemen hemen ilk 15-20 km ye kadar şekilleneceğini biliyordum, ki öyle de oldu. 2.cp den itibaren yarışın bitimine kadar ilk üç, arada sıralamalar değişse de birlikte gittik.
Bir çıkıyor, bir iniyorduk. Bir üşüyüp, bir yanıyorduk. Gevenler ve diğer dikenler canımızı yakıyordu. Taşlar ayaklarımızın altından kayıyordu. Köpekler saldırıyor, ara sıra yolumuza çıkan şirin Gelengeler ıslık çalarak adeta yol gösterip motive ediyordu.
CP ler çok donanımlıydı. İstediğimiz herşey vardı. Ben özellikle tuz ve limon konusunda çok hassasım ultra yarışlarda. Tüm cp lerde bulunması beni fazlasıyla memnun etti. CP lerin dağılımı da gayet rasyoneldi. Tam ihtiyacımız olduğu anda CP'de bulduk kendimizi. CP lerden önce ve sonra usta fotoğrafçı  Corless bizi karşılayıp uğurladı. Onun çalışmaları da bize extra itim gücü oluyordu. Beslenme, gücü parkurun geneline yayma gibi stratejileri başarıyla uyguladım. Yarışa başlarken ve yarışın 40.km sinde iki kere mide koruyucu önceliğinde ağrı kesici almış olmam, düşme ve zorlamaya bağlı olan ağrıları yarış boyu ve ertesi hissetmememi sağladı.








Son CP den sonra artık Aykut Çelikbaş abiden öğrendiğim yarışın kırıcı bölümü başlıyordu. Atıl Ulaş'ın teknik toplantıda sayısı rivayet konusu dediği in-çık çukurları başlamıştı. Ben de malesef dördüncüsünden sonra saymayı bıraktım. Kemal Kukul abi küfretmeye başlamadan önce 8 tane sayma sabrı göstermiş. Yani ön grupta olmasam, daha önce uyarılmasam, Aykut abi tarafından sıkıca dayanmam gerektiği telkin edilmese,  defalarca kayıp düşüp yaralandığım bu bölümde yarışı bırakabilirdim.
Otellerin yavaş yavaş belirdiğini, km lerin 60 ı devirdiğini gördüğümde, artık inişin başladığını anladım. Bu arada yarışın bu son bölümünde arayı biraz açan Kemal abi ile Cevdet abiye son bi gayretle yetiştim. Hepimizde daha fazla hırslanmaya zorlamaya  gerek olmadığı kanaati oluştu ve finishe birlikte girmeye karar verdik. Son 200 metre yan yana koştuk. Bizi burada Pau Capell karşılayıp bizimle koşmaya başladı. Elit atlet bile olsa ultracı dayanışmasının dil, din, ırk, renk ve sınır tanımadığını bir kez daha test ettik...







Öncelikle bu yazımı okuyan sen sevgili ultracı kardeşim!
Sana çok çok teşekkür ediyorum.
Yarışın tamamına yakın bölümü birlikte koştuğum Kemal Kukul ve Cevdet Alyılmaz abilerim!
Size,  yanınızda bana yer ayırdığınız için çok teşekkür ediyorum.
CP lerde, kit dağıtımında ve parkurun her yerinde görev alan gönüllü kardeşlerim ve güvenlik görevlisi arkadaşlarımız!
Bize eşsiz bir misafirperverlik gösterdiğiniz için çok teşekkür ediyorum.
Harika fotoğraflar çeken fotoğrafçı arkadaşlara teşekkür ediyorum.
Bize harika bir yarış hazırladığın ve şahane zaman geçirttiğin için, emeğin için sana çok teşekkür ediyorum Atil Ulas.
Ve değerli hocalarım Utkuer Yaşar, Faruk Kar ve Aykut Çelikbaş size çok çok teşekkür ediyorum.

10.07.2018 Samandıra/İstanbul


Yorumlar

  1. Tebrikler Mehmet çok güzel ultra yazısı olmuş.

    YanıtlaSil
  2. Kutlarım sizi ve arkadaşlarınızı .Yazınızı okudum. Koşu esnasında biraz daha detay güzel olur kanımca. Başarılar...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ultra_amatör Uludağ Ultra'da

Pa pa pa.. Cappadocia!